Etiyopya’da Yeni Bir İnsan Atası Türü Australopithecus Deyiremeda Keşfedildi
Etiyopya’da yeni bir insan atası türü australopithecus deyiremeda keşfedildi Etiyopya’nın Afar bölgesinde yapılan yeni bir keşif, 3.3 ila 3.5 milyon yıl önce yaşamış olan Australopithecus deyiremeda adında yeni bir insan atası türünün varlığını ortaya koydu. Cleveland Doğa Tarihi Müzesi’nden Dr. Yohannes Haile-Selassie’nin yönettiği bu önemli araştırma, bulguları ışığında, ünlü Australopithecus afarensis türü ile yakın akrabalık ilişkisi olan ve aynı dönemde yaşamış bir hominin türünü tanıttı.
Yeni Türün Özellikleri ve Önemi
Yeni keşfedilen Australopithecus deyiremeda’nın fosilleri, Etiyopya’nın Woranso-Mille bölgesindeki üst ve alt çene kemiklerinden oluşuyor. Bu tür, Lucy olarak bilinen Australopithecus afarensis ile zaman dilimi ve coğrafi bölge açısından örtüşmektedir. Lucy’nin türü, yaklaşık 2.9 ila 3.8 milyon yıl önce yaşamışken, Australopithecus deyiremeda’nın yaşadığı dönem bu aralığı kapsıyor. Bu durum, aynı zamanda farklı insan atası türlerinin aynı zaman diliminde var olduğu düşüncesini güçlendiriyor.
Türün adı olan “deyiremeda”, Afar bölgesinde konuşulan yerel dillerde “yakın akraba” anlamına geliyor. Bu isimlendirme, türün diğer insan atası türleri ile olan ilişkisini vurgulamak amacıyla seçildi. Australopithecus deyiremeda’nın diş yapısı ve alt çenesi, Australopithecus afarensis’ten belirgin şekilde farklılık gösteriyor. Özellikle kalın mineli dişlerin ve güçlü alt çenenin, Homo türlerinde çok daha geç dönemde ortaya çıktığı düşünülüyordu. Bu farklılıklar, Australopithecus deyiremeda’nın daha sert ve aşındırıcı besinlerle beslendiğini gösteriyor olabilir.
Keşif ve Araştırma Süreci
Australopithecus deyiremeda’nın holotipi, yani türün ilk örneği, 2011 yılında Etiyopya’nın Burtele bölgesinde, killi bir yüzeyde bulunan bir üst çene parçası olarak keşfedildi. Alt çene parçaları ise aynı bölgedeki başka yüzeylerden elde edildi. Üst çene, tek parça halinde bulunurken, alt çene iki ayrı parçadan oluşuyordu. Diğer bir alt çene parçası ise Burtele örneklerinden yaklaşık 2 km uzaklıkta keşfedildi.
Dr. Beverly Saylor’ın öncülüğünde yapılan bölgesel jeoloji, radyometrik tarihleme ve paleomanyetik analizler, fosillerin yaşının minimum 3.3, maksimum 3.5 milyon yıl olduğunu doğruladı.
Erken İnsan Çeşitliliği ve Evrim
Dr. Haile-Selassie, Australopithecus deyiremeda’nın keşfinin, erken dönem insansı çeşitliliği hakkındaki tartışmaları derinleştirdiğini belirtti. Bu yeni türün varlığı, Australopithecus afarensis’in orta Pliosen döneminde Afar bölgesindeki tek insan atası türü olmadığını gösteriyor. Aynı Etiyopya’da Yeni Bir İnsan Atası Türü Australopithecus Deyiremeda Keşfedildi bölgede ve benzer coğrafi yerlerde en az iki veya üç farklı erken insan türünün yaşadığına dair güçlü kanıtlar sunuyor.
Geçmişte, bilim insanları 3 ila 4 milyon yıl öncesinde yalnızca tek bir insan atası türünün var olduğu görüşündeydi. Ancak Çad’daki Australopithecus bahrelghazali ve Kenya’daki Kenyanthropus platyops’un keşfi, bu görüşü sorgulatarak, aynı dönemde birden fazla hominin türünün var olabileceğini ortaya koydu.
Ekolojik ve Beslenme Anlayışları
Yeni keşif, erken insansıların yaşadığı ekolojiyi anlamak açısından büyük önem taşıyor. Australopithecus deyiremeda’nın yaşadığı dönemde bölgedeki çevresel koşullar ve ekosistem hakkında bilgi sağlıyor. Araştırmalar, bu dönemde Afar bölgesinde ormanlar ve nehirler olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, bölgedeki fosil kalıntıları, bu dönemde maymunlar, ilkel atlar, domuzlar ve fareler gibi çeşitli küçük memelilerin yaşadığını gösteriyor. Bununla birlikte, aslan ve sırtlan gibi büyük etçillerin de bölgedeki ekosistem üzerinde etkili olabileceği düşünülüyor.
Bu türün diş yapısındaki farklılıklar, muhtemelen farklı beslenme alışkanlıklarını ve diğer homininlerle kaynak paylaşımı gibi davranışsal farklılıkları işaret ediyor olabilir.
Australopithecus deyiremeda’nın keşfi, erken insan evriminin karmaşıklığını ve çeşitliliğini anlamak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu yeni bulgular, insan atalarının evrimi ve onların ekolojik adaptasyonları hakkında daha derinlemesine bilgi edinmemize olanak tanıyor ve gelecekte yapılacak araştırmalar için yeni sorular ve hipotezler oluşturuyor.
Yorum yaz