200 Yıldır Meditasyon Yapan Mumyanın Ölmediğine İnanılıyor

/ 2 Ekim 2024 / 2 views / yorumsuz

200 yıldır meditasyon yapan mumyanın ölmediğine inanılıyor Moğolistan’ın Songinakhairkhan eyaletinde bulunan ve yaklaşık 200 yıldır meditasyon yaptığı düşünülen bir keşişin mumyalaşmış bedeni, dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Bu keşişin hala ölmediği, derin bir meditasyon halinde olduğu ve “Buda olmaya” çok yakın olduğu iddiaları, mistik ve ruhsal inançları gündeme taşıdı. Uzmanlar, keşişin “tukdam” adı verilen nadir bir ruhsal evrede olduğunu ve bu durumun ölümle değil, yüksek bir bilinç haliyle ilişkili olduğunu ileri sürüyor.

Mumyalaşmış Keşişin Bulunuşu ve Tarihçesi

Keşişin mumyalaşmış bedeni, Moğolistan’ın Kobdsk bölgesindeki bir mağaradan çalındıktan sonra Ulaanbaatar’daki bir evde bulunarak kurtarıldı. Yetkililer, mumyanın kara borsada satılmak üzereyken ele geçirildiğini açıkladı. 45 yaşındaki Enthor isimli bir şahıs, keşişin bedenini ülkeden çıkarmaya çalışıyordu. Polis, bu olayın ardından kapsamlı bir soruşturma başlattı.

Keşişin mumyalaşmış bedeni, meditasyon halinde lotus pozisyonunda otururken bulundu. Buda Sutra öğretilerine göre bu pozisyon, keşişin hala derin meditasyonda olduğuna işaret ediyor. Uzmanlar, keşişin kendini bilinçli olarak mumyaladığı ve bu sürecin aydınlanmaya ulaşma amacı taşıdığını düşünüyor. Ancak, bu uygulamanın oldukça nadir ve tehlikeli olduğu biliniyor.

Keşişin Meditasyon Hali: Tukdam Evresi Nedir?

Keşişin bedeni üzerinde yapılan incelemelerde, “tukdam” adı verilen bir ruhsal evrede olabileceği öne sürülüyor. Tukdam, Budist meditasyon pratiğinde çok nadir görülen bir bilinç durumu olarak tanımlanıyor. Bu evre, kişinin ölümden bir adım ötede, derin bir meditasyon halinde olmasını ifade ediyor. Birçok Budist inanca göre, bu evrede olan bir keşiş, fiziksel olarak ölmüş gibi görünse de ruhsal açıdan aydınlanma yolculuğunun en ileri aşamasındadır. Eğer bu evrede yeterince uzun kalınabilirse, kişinin fiziksel bedeni yavaşça küçülür ve sonunda “gökkuşağı bedeni” olarak adlandırılan bir hal alır.

Ünlü bir Budist doktor ve Dalay Lama’nın doktorlarından olan Dr. Barry Kerzin, tukdam evresinin Budizm’deki en yüksek bilinç hallerinden biri olduğunu belirtiyor. Kerzin, bu evredeki keşişlerin bazen fiziksel bedenlerinin haftalarca bozulmadan kaldığını ve nihayetinde bedeni küçüldükçe saç, tırnak ve giysilerin geride kaldığını söylüyor. Bu sürecin sonunda gökyüzünde birkaç gün boyunca parlayan bir gökkuşağının görülmesi, keşişin “gökkuşağı bedenine” ulaştığının işareti olarak kabul ediliyor.

Tarihi Bağlantılar: Lama Dashi-Dorzho Itigilov’un Öğretileri

Mumyalaşmış keşişin kimliği üzerine çeşitli spekülasyonlar yapılmış olsa da, ilk görüşler keşişin ünlü Lama Dashi-Dorzho Itigilov’un öğretmenlerinden biri olabileceği yönünde. Lama Itigilov, Tibet Budizmi geleneğinde önemli bir figürdü ve 1852’de doğmuştu. 1927 yılında kendi ölümünü öngördü ve öldükten sonra bedeninin bozulmayacağına dair bir vasiyette bulundu. 2002 yılında vasiyeti üzerine tabutu tekrar açıldığında, bedeni hala bozulmamış halde bulundu. Bilim insanları ve Budist keşişler, Itigilov’un bedeninin sadece 36 saat önce ölmüş biri kadar bozulmamış olduğunu tespit etti. Bu durum, Budizm’in ruhsal öğretileriyle bilim dünyası arasında önemli bir tartışma başlattı.

Itigilov’un bu durumu, tıpkı şimdi mumyalaşmış keşişte olduğu gibi, onun da nirvana benzeri bir evrede olduğuna inananlar tarafından “yaşayan bir Buda” olarak kabul edilmesine neden oldu. Lama Itigilov’un bedeni, özel bir sıcaklık veya nem kontrolüne ihtiyaç duymadan, halka açık bir alanda sergileniyor.

Kendini Mumyalama Ritüeli: Budist İnançlarda Aydınlanma Yolu

Keşişin bedeninin hala meditasyonda olduğuna dair inanış, Budizm’in kadim uygulamalarıyla ilişkilendiriliyor. Budist öğretilere göre, bazı keşişler aydınlanmaya ulaşmak için kendilerini bilinçli olarak mumyalamaya çalışırlar. Bu süreç, son derece disiplinli bir meditasyon, beslenmeyi ciddi ölçüde sınırlama ve bedeni koruyacak toksik maddeler tüketme gibi uygulamaları içerir. Ancak bu uygulama oldukça riskli ve nadiren başarılı olur. Bu zorlu süreci başarıyla tamamlayan bir keşiş, aydınlanmaya ulaşma yolunda son aşamaya gelmiş kabul edilir.

Budist ritüellerde kendini mumyalama işlemi, artık yasadışı olmasına rağmen geçmişte birçok keşiş tarafından uygulanmıştır. Bu ritüel, ölümden sonraki ruhsal yolculukta kişinin Buda olmaya bir adım daha yaklaştığı inancına dayanır. Ancak, bu süreç çok tehlikeli olduğu için modern zamanlarda nadiren uygulanmaktadır.

Uzmanların Yorumları ve Ruhsal İnançlar

Ulaanbaatar Üniversitesi’nde Moğolistan Budist Sanatı Enstitüsü kurucusu ve profesörü Ganhugiyn Purevbata, keşişin lotus pozisyonunda meditasyon yapmasının, onun hala derin bir ruhsal durumda olduğunu gösterdiğini belirtiyor. “Keşişin sol eli açık ve sağ eli Budist öğretileri temsil ediyor. Bu, Budist lamaların eski geleneklerine göre, keşişin ölmediğini, sadece derin meditasyonda olduğunu gösteren bir işarettir,” diyor Purevbata.

Dr. Barry Kerzin, tukdam evresinde olan kişilerin yanlarında yaşayan insanların gökyüzünde gökkuşağı gibi ilginç fenomenler gördüğünü ve bunun, ruhun bir “gökkuşağı bedeni” haline geldiğine işaret ettiğini belirtiyor. Bu evrede uzun süre kalabilen keşişlerin Buda olma yolunda önemli bir adım attıklarına inanılıyor.

Budizm’de Aydınlanma ve Buda Olma Süreci

Budizm’de Buda olma süreci, birçok aşamalı ruhsal gelişimi ve aydınlanmayı içerir. Buda, tüm arzularından, cehaletinden ve ıstırabından arınmış, tam bir bilinç ve uyanış haline ulaşmış kişiyi temsil eder. Meditasyon, bu yolda en önemli araçlardan biridir. Tukdam gibi ileri meditasyon halleri, Budizm’de nadir ve kutsal 200 Yıldır Meditasyon Yapan Mumyanın Ölmediğine İnanılıyor kabul edilen ruhsal evrelerden biri olarak görülür. Bu evreye ulaşan keşişler, hem ruhsal hem de fiziksel dünyadan tamamen koparak, nihai aydınlanmaya çok yaklaşırlar.

Tarihi ve Ruhsal Bir Gizem

200 yıldır meditasyon yaptığı düşünülen bu keşişin hala derin bir ruhsal evrede olduğu ve ölmediği iddiaları, modern bilim ve kadim inançlar arasında ilgi çekici bir bağlantı kuruyor. Keşişin bedeni üzerindeki adli tıp araştırmaları hala devam etse de, Budist inançlara göre bu beden, aydınlanmaya çok yakın bir ruhun taşıyıcısı olabilir. Bu olay, Budizm’in kadim ritüelleri ve aydınlanma yolculuğu hakkında dünya çapında yeni tartışmalar başlatmış durumda.

Budist keşişlerin meditasyon yoluyla aydınlanmaya ulaşma çabaları, ruhsal inançların modern dünyadaki yeri hakkında önemli soruları gündeme getiriyor. 200 yıllık bu meditasyonun gerçekte ne anlama geldiği ve keşişin hala yaşayıp yaşamadığı belirsizliğini korurken, bu gizemli olay, Budist öğretilerin derinliğini ve mistik ruhsal yolculukların önemini bir kez daha hatırlatıyor.